Tırnaklarına renk uygulayan ilk insanlar, Tunç Çağı boyunca Hindistan civarlarında görüldü ve muhtemelen bunun için kına kullandılar. Hindistan’dan Çin’ e yayılan bu eğilim yeni bir boyut kazandı. Yumurta akı, balmumu, jelatin, arap zamkı ve alum karışımı kullanarak bir çeşit tırnak cilası yarattılar, sonra bitki, çiçek yaprakları veya altın/ gümüş tozuyla renklendiler. Ayrıca mücevherler veya porselenle kaplanmış gümüş ve altından yapılmış yapay tırnaklar ile görünüşü daha da kişiselleştirdiler.
Oje Sürmek Güç Göstergesi İdi…
Çin’ de özenle tasarlanmış renkli tırnaklar, yalnızca asiller ve kraliyet sınıfı içindi. Aynı dönemde Babilliler, tırnak boyamayı keşfettiler. Erkekler savaşa girmeden önce tırnaklarını kohl (ince toz halinde sülfit) ile pigmente ediyorlardı. Birinci sınıf savaşçılar tırnaklarında siyah kohl, alt sınıf savaşçılar yeşil kohl kullanıyordu. Sonunda, tırnak modası batıya, Asya ve Afrika’ya da yayıldı. Eski Mısır’daki tırnaklar ne kadar kırmızı ise, kişinin o kadar fazla gücü vardı. Kral Tutankhamun’un üvey annesi Kraliçe Nefertiti, içinde kan olduğu söylenen koyu kırmızı tırnak boyası sürüyordu. Kleopatra’nın ise tırnaklarını kına bitkisinin suyundan boyadığı söylenir.
Renkli tırnaklar, özellikle Asya ülkeleriyle ticaretin başladığı Rönesans Dönemi’nde popülerliğe devam etti ve günümüze kadar evrildi.